Cengiz Holding, çevre eylemleri ile gündeme gelen Artvin’deki Cerattepe bakır madeninin kapılarını basına açtı. İki ay sonra üretime başlayacak olan madende cevhere 100 metre kaldı. Maden için 15 hektarlık alanda çalışan şirket, toplam 3 bin 500 ağaç kesecek. Şirket ayrıca, 4 bin 406 hektar olan arama ruhsatından yerleşim yeri, turizm bölgesi ve içme suyu kaynaklarının olduğu 2 bin hektarlık alanın çıkarılması için Maden İşleri Genel Müdürlüğü’ne başvuru yaptı.
Bu bölümde maden şirketi tarafından yazılanlar tamamen gerçek dışı. Hiçbir maden şirketi ruhsat alanını azaltmaz. Bu daha az maden çıkaracağım demektir. Oysa böyle bir amacı da olamaz. Alan küçülürse çalışma süresi kısalmayıp da nasıl uzayıp 20 yıl oluyor, kimi kandırıyorlar?
Toplam 3500 ağaç kesilme işi ise başka bir büyük aldatmaca. Çünkü bu 3500 sayısı şirketin ücreti mukabili hazırlattığı ÇED Raporu ile şirketlerin kendi tanıtım broşürlerinde belirtildiği gibi maden alanı dışındaki teleferik hattının geçtiği güzergahta kesilmesi öngörülen yaklaşık 9500 ağacın büyük boylu 3500 tanesi için verilen sayıdır. Diğer yandan ÇED Raporunda sayfa 83’de belirtildiği gibi madencilik faaliyetleri için sadece Cerattepe bölgesinde kesilecek ağaç sayısı en az 50300 adettir. Bu 50300 ağaç, tekrar ve üzerine basa basa belirtelim ki ÇED Raporu 20, 22, 23. ve diğer pek çok sayfada tekrarlandığı üzere toplam 31,8 hektarlık faaliyet alanı için belirlenmiş sayıdır. Oysa ruhsat alınan alanın büyüklüğü, bildiğiniz üzere tüm Cerattepe, Kafkasör ve Genya dahil olmak üzere 4 bin 406 hektardır. Varın tamamen ormanlarla kaplı bu alanda kesilecek ağaçları siz hesaplayın. Şirket elbette küçük küçük alanlarda çalışıyoruz diyerek olumsuz etkilerin gözden kaçırılmasına çalışıyor. Diğer yandan Şirket, 22 hektar diye belirttiği bu faaliyet alanı için Maden İşleri Genel Müdürlüğüne (MİGEM) başvurarak işletme iznini 240 hektara neden çıkarma gereğini neden duydu. Bu alanda herhalde Artvinliler için horon pisti yapmayacaktır. Yeşil Artvin Derneğinin bu konuyu mahkemeye taşıdığını da burada belirtmekte yarar var. Herkes biliyor ki böylece yavaş yavaş, gizli gizli alan büyütülecek, her yer maden sahası haline gelecektir.
Şirketin su kaynaklarının içinde olduğu bölüm ile yerleşim alanları ve turizm alanları olan bölümü çıkarıyoruz demesi ise epey komik kalıyor. Çünkü Yeşil Artvin Derneği ve bu konuda yazı yazmış tüm bilim insanları suların kirleneceğini söylediği zaman şirket; kirlenmeyecek diyordu. Turizm alanı önemli dediğimizde şirket bunu da önemsememişti. Hele burada halk yaşıyor, tarım alanları var dediğimizde ÇED Raporunu yazan paralı kalemşör sözde bilim insanları burada tarım alanı yok demişlerdi. Şimdi şirket suyun kirleneceğini anlamış, turizmin ve yerleşim alanlarının biteceğine kanaat getirmiş olmalı. İşte bu bizim haklılığımız ortaya koyan en net belgedir.
Artvin’i ve çevreyi koruma içgüdüsü ile başlayan madene karşı çıkışın hiçbir temele dayanmadığını anlatan Eti Bakır Genel Koordinatörü Ünsal Arkadaş, “Sizin de gördüğünüz gibi maden ve su kaynakları ayrı dağlarda. Çalışma yüzey suyuna hiçbir zarar vermiyor. Yeraltı suları ise çökeltme havuzlarında dinlendirildikten sonra biyolojik arıtma sürecinden geçirilip sonra deşarj edilecek. Herkesin içi rahat olsun” açıklamasını yaptı.
Maden ve su kaynakları şirketin yukarıda söylediği gibi ayrı dağlarda değil. Aynı mikro havza içindedir (Alttaki şekil)
Hatta Belediyenin su aldığı toplam 33 kuyudan 18’i maden ruhsat sahası içerisinde kalmaktadır ki bu durumu şirketin kendi hazırladığı haritada görmek mümkündür. “ Çalışma yüzey suyuna zarar vermiyor” sözü de geçerli değil. Belli ki bu Arkadaş, yüzey suyunun da yer altı suyunun da biri birine karıştığından habersiz. Yine yüzey sularının dışarıda depolanacak olan binlerce ton cevherden kirleneceğini de mi bilmiyor. ÇED raporunda ve para ile yaptırdıkları diğer rapor müsveddelerinde bile bu konuda endişeler olduğu görülmektedir. Hepsi bir yana madem sular kirlenmiyor, şirketin açıklamasının hemen başında “su alanını ruhsat alanından çıkarıyoruz” sözü, “herkesin içi rahat olsun” sözleri neden söylenmektedir. Belli ki şirket bile bu konuda ikna olmamış, böyle yalpalı sözler sarfediyor. İlgili Arkadaş belli ki bu işin erbabı değil.
Binlerce kamyonun ormanda maden taşıyarak faunaya zarar vereceği ve çevreyi kirleteceği iddialarına da cevap veren Arkadaş sözlerini şöyle sürdürdü: “Kamyonlar otoyolda nasıl bir tünele giriyorsanız öyle bir tünelden yer altına inecek. Oradan aldıkları madeni tünelin girişindeki teleferiğe taşıyacak. Yerin üstünde çalışmayacaklar.”
Bu açıklamalar da çok ilginç ve inandırıcılıktan uzak. Yine istedikleri gibi yazdırdıkları ÇED Raporunda ve ilgili broşürlerde günde 100 kamyonun trafiğe çıkacağı söylenirken, galerilerden yıllık 500 bin ton cevher çıkartılıp bunun sadece 292 bin tonu teleferikle (kapasitesi 292 bin ton/yıl) taşınabileceği açıkça belirtilirken, bu Arkadaş insanların gözünün içine baka baka gerçekleri saklıyor. Tıpkı şirketin biz galeri madenciliği yapacağız deyip pek çok şeyi saklaması gibi.
Cerattepe’de 50 bin ağaç kesileceği ve dünyanın 100 büyük ormanından birisinin bitirileceği iddialarına da cevap veren Arkadaş, “Sadece 3 bin 500 ağaç kesilecek. İnşaat sahası üzerindeki yüzey toprağı sıyrılacak ve depolanacaktır. Madenin faaliyetinin sona ermesinin ardından bu toprak geri serilecek ve bölge ağaçlandırılacaktır. 3 bin 500 ağacın en az 10 katını bölgeye dikeceğiz. İddialar gerçeği bilmemekten ve Artvin’i koruma içgüdüsünden kaynaklanıyor” dedi.
İşte büyük bir ormancı olduğunu iddia eden Arkadaşın bir büyük gafı daha. Ne yeşil Artvin derneği ne de ilgili bilimsel raporların hiç birinde “100 büyük orman” diye bir bahis yoktur. Ne demektir 100 büyük orman? Bu tamamen şirketin bilimsel sözleri anlayacak bilgiden yoksun olmasından ve sözleri çarpıtmasından kaynaklanan bir zavallılıktır. Şöyle ki; Yeşil Artvin Derneği raporlarında şunlar denmektedir. “Avrupa’da biyolojik çeşitliliği bakımından önemli ve korumada öncelikli 100 orman sıcak noktası (100 Forest Hotspots) belirlenmiştir. Bunların 9 tanesi Türkiye’de bu 9 tane yöreden 2’si de Doğu Karadeniz’dedir. Bu iki alandan biri Artvin ilindedir. Cerattepe ve Kafkasör ormanları da bu korunması gereken özel doğal yaşlı orman sisteminin bir parçasıdır, devamıdır”. Burada 100 büyük orman alanı lafını çıkarabilmek şirketin ve ilgili Arkadaş’ların özel çarpıtma hünerlerinden kaynaklıdır. Kesilecek ağaç sayısına tekrar dönecek olursak, bu sayılar yani kesilecek 50300 ağaç sayısı ÇED Raporunun içinde sayfa 83’de mevcuttur. Sürekli söylenen 3500 ağaç ise Teleferik Hattı için yapılan diğer ÇED raporunda belirtilmiş toplam 9500 adet ağacın bir bölümü olan 3500 ağacın sayısıdır. Bu sayılar tamamen şirket tarafından kamuoyuna resmi belgelerle açıklanan ağaç sayılarıdır. İşte bunlardan biri olan Bakır Madenciliği ÇED Raporunun 83. Sayfasının bir bölümü kesilerek aynen buraya yapıştırılmıştır.
Kaldı ki 3500 ağacın en az 10 katını dikeceğiz sözü ne komik ve ne bilim dışı bir açıklamadır. Hangisinden başlasak acaba. Yalan sayısı düzeltilemeyecek kadar çok.
1- “Yüzey toprağı sıyırılacak ve depolanacaktır” deniyor. 15 gün önce alan 18 gazeteci eşliğinde gezildi. Yüzeyden sıyırılmış bir kg bile toprak depolanmamıştır. Bu hiç bir maden şirketinin asla ve kat’a yapmadığı bir uygulamadır. Madencilik başlayınca alan ve çevresi o hale gelecek ki ne toprak eski toprak, ne taş eski taş olacaktır. İşte şirketin iyi işletmecilik yapıyoruz dediği Murgul hemen yanı başımızdadır. İnanmayan oraya bakabilir.
2-“3500 ağacın en az 10 katını dikeceğiz”. İşte en komik madenci yatırımı. 10 katını dikeriz demekle insanları kandıracaklarını zannediyorlar. Diyelim ki yapacaklar. 3500 ağacın 10 katı 35 bin fidan eder. Öyle ya ağacı kesip ağaç dikilemeyeceğine göre fidan dikilecektir. 35000 fidan Artvin şartlarında kaç hektar alana dikiliyor hesaplayalım. 1 hektara Cerattepe şartlarında ortalama 2500-2660 fidan dikilmektedir. Yani 4 m2 ye 1 fidan. Şartlara göre bu sayı biraz artar ya da azalır. Özetle 35 bin fidan, topu topu 14 hektar alanı ağaçlandırabilir. Biz, madencilerin bu işte de göstermelik davranıp hektara 3500 fidan dikme planı olduğunu varsaysak, 35 bin fidan için 10 hektar alan ağaçlandırılabileceğini kolayca anlarız. Gördüğünüz gibi abarta abarta 10 katını dikeriz diyorlar ya bu komik ötesi bir rakam aslında. Oysa kesilen devasa ağaçlar, kaybedilen ise yaşlı ormanlar. Yerine fidan dikerek orman elde etmeniz için, hele Cerattepe ya da Kafkasör gibi yüksek rakımdaki ormanları elde etmeniz için 250-300 yıl beklemeniz gerekecek, hani şirket sözünde de durursa!
3- “İddialar gerçeği bilmemekten ve Artvin’i koruma içgüdüsünden kaynaklanıyor”. Arkadaş böyle diyor. Bu ne demektir? Gerçeği bilmemek, yani ormanı bilmemek, fidanı bilmemek. Oysa kimin bilmediği yukarıda açıkça belli edildi. Diğer söz ise başka bir garabet. “Koruma içgüdüsü” diyor madensever Arkadaş. Oysa bilmesi gerekir ki içgüdü ile hayvanlar davranışlarını belirler. Bizler 25 yıldır, “Koruma”, Artvinlilik” ve “Vatanseverlik” ne demektir tüm şirketlere anlattık; bilimle ve hukukla, ama içgüdüleriyle gelenler ağızlarının payını alarak döndüler, geldikleri gibi gittiler, bu böyle biline Arkadaş…
Cerattepe’de altın çıkarma projeleri bulunmadığını ifade eden Arkadaş, “Bakır madenini çıkarma ve taşıma dışında Cerattepe’de başka tesis olmayacak. Zenginleştirme işlemi yapılmayacağı için siyanür havuzu da kurulmayacak. Maden çıkarıldıktan sonra Samsun’a taşınacak ve orada bulunan tesislerimizde işlenecektir. Olmayan siyanür havuzunun Artvin’e zarar vermesi mümkün değildir” diye konuştu.
Madencilerin bu açıklamaları da diğerleri kadar ilginç. Çıkarma ve taşıma dışında projeleri yokmuş. Zenginleştirme yapılmayacakmış… Çok ilginç yani toprak altından çıkarılan malzeme mi götürülecek? Elbette hayır. Murgul’a neden taşınıyor o zaman. Halkı bu denli kandırmak önceki yabancı şirketlerin bile tevessül etmediği bir yöntemdi, bunlar için her yol mubah. Bakırda zenginleştirme siyanürle mi yapılacaktı ki? “Altın çıkarma projeleri bulunmadığını” söylüyorlar. Herkes biliyor ki altın madeni için ÇED bile Bakanlığa verildi hem de 2 yıl önce. Bu da kapak sayfası.
Bu nasıl bir aldatmacadır. Üstelik en zengin bakır tenörlü (%9,5) rezervin yaklaşık beşte biri Cerattepe’deki altın rezervinin dibinde duruyor. Altın madeni çıkarılmayacak demek büyük bir yalandır çünkü yüzeye çok yakın olan altın rezervi için devasa bir çukur açılarak açık işletme yapılacak, sonrasında da çukurun hemen altındaki bakır alınacaktır. Buradaki bakır epey yukarıda, yüzeye yakın olduğu için kapalı galeri ile alınamıyor, açık işletme ile alınacak. Asıl mesele de budur aslında. Diğer büyük hacimdeki bakır ise mecburen galeri sistemi ile alınmak zorunda çünkü çok derinde bulunuyor. Yani madenciler, Artvin’liyi düşündükleri için değil, zorunluluk olduğu ve 25 yıl önce planlandığı ve söylendiği gibi yer altı işletmesi yapmak istemektedir.
Üretim şeklini değiştirdi işletme süresini 20 yıl istedi
Madende tüm kuralların harfiyen yerine getirildiğini ifade eden Eti Bakır Genel Koordinatörü Ünsal Arkadaş, maden sahasının daraltılmasını istediklerini ve böylece ruhsattaki 4 bin 406 hektarlık alanın 2 bin hektarından vazgeçtiklerini söyledi. Arkadaş, “Vazgeçtiğimiz 2 bin hektarlık alanda yerleşim yerleri, su kaynakları ve turizm alanları yer alıyor. Ben de Artvinliyim ve Artvin’i herkes kadar düşünürüm. Ülkemi de düşünürüm. Enerji Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü’ne geçen yıl resmi başvurumuzu yaptık. Kendi isteğimizle vazgeçtiğimiz 2 bin hektarlık alanda bırakın maden çıkarmayı arama bile yapmayacağız. 4 bin 406 hektarlık alanın sadece 15 hektarında kapalı alanda madencilik yapılıyor” dedi.
Bu açıklamalar da yukarıda yapılanların tekrarıdır. Söyleyecek doğruları olmayanlar, söylediklerinin inandırıcı olmadığını düşünenler daima aynı şeyleri tekrar ederler ki karşısındakileri ikna edebilsinler. Diğer deyişle “mutlak inkar hikayesi”.
Şirketin yaptığı başvuruda, “Yerel ve ulusal hassasiyetler göz önünde bulundurularak işletme yönteminin değiştirilmesi gerekmiş, buna bağlı olarak ilk etapta açık ocak olarak planlanan projenin, yeraltı işletme yöntemine dönüştürülmesi gerekmiştir” ifadeleri yer aldı. Şirket, başvuruda bu üretim ve taşıma şekli değişikliği nedeniyle üretimin sözleşmede öngörülen sürede bitirilemeyeceği için işletme süresinin 10 yıldan 20 yıla çıkarılmasını istedi.
Bu yalanlara cevap vermekten bıksak bile kamuoyunu doğru bilgilendirmek ve yanıltılmasını önlemek gibi bir misyonumuz var. 1- İşletme yöntemi asla ve asla değiştirilmemiştir. Eğer böyle deniyorsa yeni ÇED alınması mutlak zorunluluktur ve şirket kendini ifşa etmektedir. Eğer kendileri böyle bir karar alabiliyorsa yarın kesinleşmiş taahhütlerine uyma garantisinin olmayacağı açıktır. 2- İlk etapta açık işletme planlanmamıştır. Açık işletme sadece altın ve hemen altındaki bakır rezervi içindir. Altın için de ÇED bakanlığa sunulmuştur. Bu da altın işletmeciliğinin kesin olarak yapılacağının kesin delilidir. Kaldı ki bu tartışmalar arasında büyük yekün tutan gümüş ve çinko için hiç bir değerlendirme yapılmaması da ilginç değil midir? İşletme süresinin 10 yıldan 20 yıla çıkarılması ise tam bir safsatadır. Hem alanın % 50’sinden vazgeçiyorum, hem de süreyi 20 yıla çıkarıyorum demenin Türkçe tercümesi tam da şudur: Biz şimdilik ruhsat alanının yarısını işletsek ancak baş ederiz ki bu en az 10 yılımızı alır. Kalan bakır bölümü ve altın-gümüş işletmesi için bir 10 yıl da buna lazım, işte size 20 yıl.
2.7 milyar dolarlık maden
Madenin 14 yıl işletileceğini ve yıllık 500 tonluk maden işleyeceklerini de vurgulayan Arkadaş, “Bu madenden toplam 20 bin tonluk saf bakır elde edilecek. Türkiye’nin yıllık bakır tüketimi 450 bin ton. Üretimi ise 100 bin ton. Her yıl 4 milyar dolarlık bakır ithal ediyoruz. Bizim madenimizden 14 yılda çıkacak bakırın ekonomik değeri, bugünkü fiyatıyla 1.5 milyar dolar. En azından 1.5 milyar dolarlık bir ithalatın önünü kesmiş olacağız. Madende altın da var ama bir proje yapmadık onun için. Bunun toplam değeri de 1.2 milyar dolar” dedi. Arkadaş, madende 387 kişinin istihdam edileceğini ve yıllık 500 bin ton cevher üretileceğini de anlattı.
Tutarsızlıklar bu paragrafta da devam etmektedir. Hem madenin 20 yıla çıkarıldığını söylüyorlar hem de burada 14 yıl süreceği belirtiliyor. Gerçek hangisidir belli değildir. ÇED Raporu sayfa 11’de “Projenin süresi, ilk iki yıl hazırlık ve ön çalışma olmak üzere toplamda 14 yıl” olarak belirtilmektedir. Burada iki soru ortaya çıkıyor. 1- Şirket biz kısa süre burada değiliz, işe girenler uzun süre çalışacak demek istiyor ve kamuoyu desteği sağlamaya çalışıyor 2- Buradaki rezerv kamuoyunun bildiğinden fazla ve bu başka konularla örtülüp saklanmaya çalışılıyor. Ey güzel ülkemizin güzel halkı, sevgili Artvin’liler. Her paragrafı birbiriyle çelişkili olan ve bir basın duyurusunu bile layıkı ciddiyetle kaleme alamayan şirket, madencilik yaparken hangi hayati işlemi layıkıyla yerine getirebilecektir. Bu şirket mi Artvin ve doğal kaynaklara zarar vermeyecek, bu kişiler mi insanımızı koruyacaktır. Verilen rakamların bile tutarsızlığına şaşırmamak elde değil. Önceleri 80-90 kişi, ÇED raporunda 100 kişi, broşürlerde 137 ve en son ÇED raporunda 187 kişiyi istihdam edeceğini söyleyen şirketin suyuna derelere attığı kimyasal mı kaçtı da işçi sayısını bir anda 387 kişiye çıkardı. Oysa ÇED Raporunun 40. sayfası ise başka türlü diyor.
Ayrıca ÇED raporu sayfa 51’de kullanılacak teknik araçların sayısı verilmektedir. 25 kamyon dışında 51 değişik araç listesi verilmiştir. Bu araçlar vardiya usulü çalıştırılsa en az 100 kişiye ihtiyaç vardır ki bunlar zaten şirketin kendi araçları olduğu için muhtemelen şirketin kendi sözleşmeli/kadrolu elemanları olacaktır. Kalan 83 kişinin önemli bir miktarı da teknik (mühendis vb) ve yönetici sınıf olacağına göre kalan istihdam açığı iki elin parmaklarını geçmeyecek ölçüde düşük olacaktır. Bu durumda 387 kişi muhtemeldir ki ÇED’de yazan 187’nin yanlış okunmasıyla 387’ye çıkmış olmalıdır. Zaten Şirketin çalıştıracağı kişi sayısı da ÇED Raporu 79 ve 80. Sayfalarda açıklanmaktadır.
Özetle; Artvin’li maden işinden istihdam beklemesin, kendileri ile oyun oynanmasına ve duygularının sömürülmesine meydan vermesin. İşte en acayip örnek: Maden şirketinin güler yüzlü yöneticileri yaklaşık 9 bin kişinin iş için başvurduğunu aslında işsizlikle ve işsizlerle dalga geçer gibi ve gururla anlatmaktalar gazetecilere. Bu yalan bir tarafa başvuru sayısının yüksekliği de inandırıcılıktan uzak, çok abartılı bir rakamdır. Ayrıca madem 387 kişi alacaklar şirket, kalan 8613 işsize ne cevap vermeyi düşünmektedir. Onları bizden çok düşündüklerine göre kalan işsizlerimiz için de iş bulmayı düşünüyorlar mıdır?
Yeşil Artvin Derneği, 31 Ağustos 2017
0 Yorumlar